dilaraguner
Bugünkü Hava Durumunuzu Kontrol Ettiniz mi?
Eğer zihnimiz bizim gökyüzümüz olsaydı duygu ve düşüncelerimiz, gökyüzünden gelip geçen bulutlar olurdu. Hoş duyguları yoğun hissettiğimizde açık, rahatsız edici duyguları yoğun hissettiğimizde kapalı, hem hoş hem hoş olmayan duyguları birlikte hissettiğimizde ise parçalı bulutlu gibi değişen bir içsel hava durumuna sahip olduğumuzu var sayalım. Bazen güne güneşli başlarız, sonra iş yerinde bir aksilik yaşarız ve patronumuza öfkelenebiliriz, o anda zihnimizde kara bulutlar dolaşıyor olabilir; fakat onlar da kalıcı değildir. İş çıkışı sevdiğimiz bir arkadaşımızla oturup bir kahve içtiğimizde keyfimiz tekrar yerine gelir ve bir bakarız ki gökyüzündeki bulutlar dağılmaya başlamış. Hava durumunun değişkenliği gibi, duygu ve düşüncelerimiz de sürekli değişir.
Bu sürekli değişimi fark edebilmek için genellikle durmamız gerekebilir. Durmak ve gözlemlemek… Bir hava durumu gözlemcisi gibi bizler de dikkatimizi kendi gökyüzümüze çevirirsek değişen duygu ve düşüncelerimizi o an için fark edebiliriz. Örneğin; güne başlarken, gün ortasında, stresli bir işi bitirmeye çalışırken, rahatsız edici duygular hissettiğimiz birisiyle iletişim kurarken, sevinçli bir haber aldığımızda veya beklenmedik bir olayla karşılaştığımızda nasıl hissediyoruz? Bunun için gün içerisinde kendimize ‘Şu anda ne hissediyorum?’ sorusunu sormak andaki duygu durumumuzu fark etmemizi kolaylaştırır.
Duygu durumumuzu fark etmek ise alıştığımız davranış kalıplarından, döngülerimizden daha kolay çıkmamızı, bir tepki vermeden önce neler hissettiğimizi, ne düşündüğümüzü fark etmemizi ve ona göre davranmamızı sağlar. Bu pratik; ‘bilinçli farkındalık’ olarak Türkçe’ye çevrilen bir ‘mindfulness’ pratiğidir. Yani en yalın haliyle söylersek, an’da olma pratiğidir.
Şimdi hazırsanız bir deneme yapalım. Yazıyı okuduktan sonra gözlerinizi bir kaç dakikalığına kapatın ve kendinize sorun: ‘Şu anda ne hissediyorum?’ ve ekleyin, ‘Tam şu anda aklımdan hangi düşünceler geçiyor?’ Bu soruları sorduktan sonra kendinize biraz zaman verin. Cevap vermek için acele etmeyin ve iyice gözlemleyin. Kendinize merakla ve şefkatle yaklaşın. Cevap hiç beklemediğiniz gibi de gelebilir, buna şaşırmayın. Çünkü aslında şu an, tam olarak farkında olmadığınız duygu ve düşüncelerinizin size kendini gösterme zamanıdır. Pratiğin tadını çıkarın. Pratik sonrası okumanız için sizlerle aşağıda bir şiir paylaşıyorum.
Yeterli
Yeterli. Bu birkaç söz yeterli.
Bu kelimeler değilse, bu nefes.
Bu nefes değilse, bu burada oturuş.
Bu açılıştır hayata, tekrar tekrar reddettiğimiz
Şimdiye dek.
Şimdiye dek.
David Whyte (1990)
Sevgiyle,
Psk. Dilara Güner
